“Sürekli aklımda beynimin içini kemiriyor”. Türünden sözleriniz varsa büyük
ihtimalle işlerinizi yarım bırakıyorsunuz demektir.
İş yerinde İşleri yarım bırakıp tatile çıktıysanız
o tatilden zevk almazsınız. Yarım kalan işler beyninizi sürekli meşgul eder.
Yarım kalmış aşklar sürekli akıldadır.
Birazını duyduğunuz şarkının sözleri
aklımızdan gitmez gün boyu tekrarlar dururuz.
Bilgisayar oyunlarında aşılması gereken
bölümleri aşamadığınızda beyniniz sürekli o oyunla meşgul olur. Zaten oyunların
bölümler şeklinde tasarlanmasının sebebi bundandır. Bir bölümü bitir diğerine
geç, bitiremezsen senin oynama isteğin artsın tekrar tekrar oyna…
Diziler hep olmadık yerde biter. Bizde bir
sonraki bölüme kadar merakla diziyi beynimizde taşır dururuz. Acaba ne olacak
diye…
Sınavlarda çözemediğimiz soruların
hangisi olduğunu ve sorunun içeriğinin ne olduğunu hatırlarız.
Bu sonuçlar, bir görevi tamamlama
arzusunun; bir görev tamamlanıncaya kadar o kişinin belleğinde kalmasına neden
olabileceğini ve tamamlanmanın gerçekleşmesiyle unutma sürecinin başladığını
ileri sürmektedir.
İşte bütün bu durumlara Zeigarnik Etkisi
deniyor. “Tamamlanmamış veya bölünmüş şeylerin tamamlananlara göre daha kolay
hatırlandığını anlatan psikolojik kavram” … kavram ismini Rus psikolog Bluma
Zeigarnik’ten alıyor.
Zeigarnik; Bir restoranda garsonun bütün
siparişleri bir yere kaydetmeden aklında tutmasına çok şaşırır. Daha sonrasında
dışarı çıkıp geri gelerek garsonla konuştuklarında garsonun siparişleri hatta
masadaki psikolog grubu bile hatırlamadığını görür. Bunu nasıl yaptığını
sorduğunda “siparişleri aklına yazıp kişilere teslim ettikten sonra
hafızasından sildiğini söyler. Bunun üzerine Zeigarnik bu konu üzerine çalışmaya
karar verir ve birçok deney yapar.
Boncuk dizmek;
Deneklere ipe boncuk dizmek, roman
okumak, bulmaca çözmek gibi basit görevler verir. Bu görevler esnasında bazen
araya girer ve görevlere devam edilmesini engeller. Daha sonra deneklere hangi
görevi daha çok hatırladıkları sorulur ve deneklerin yarım kalan işlerini daha
fazla anımsadıkları ortaya çıkmıştır.
Yapboz yapmak;
Zeigarnik’ten yıllar sonra bile aynı
sonuçları alan deneyler tasarlandı. Bunlardan biriside Kenneth Mc Graw dır. Yaptığı
deneyde, katılımcılara zorlu bir yapboz verilmiş ve hiçbiri yapbozu tam olarak
bitiremeden araştırmanın sona erdiği
söylenmiştir. Buna rağmen katılımcıların büyük bir çoğunluğu, yapbozu
tamamlamayı sürdürdükleri öğrenilmiştir.
...
Bütün bunlardan bir
ders çıkarmak gerekirse, yeni bir işe başlamadan önce yarım bırakılan işin
tamamlanması için zihnin bir baskı oluşturduğu söylenebilir.
Bu yüzden, işleri
sürekli ertelemek zihni sürekli meşgul eden birçok düşünce anlamına gelir.
Zeigarnik Etkisi’nin
getirdiği erteleme hissinden kurtulabilmek için o işe herhangi bir yerden
başlamak gerekir. Ne demişler: “Başlamak, bitirmenin yarısıdır.” çünkü
başladıktan sonra içinizde tamamlamak için bir dürtü oluşacaktır. Her bir işi
tamamladığınızda da beyninizde dopamin hormonu salgılanır ve motive olursunuz.
Hala vakit varken
yarım kalan işleriniz için hemen harekete geçin ki, daha sonra birer pişmanlığa
dönüşmesinler.
Özellikle öğrenciler,
ders çalışma biçimlerini daha verimli hale getirmek için Zeigarnik etkisinden
yararlanabilirler. Derslere bir oturuşta çalışmak yerine, aralar verip,
aralarda başka şeylerle uğraşıp tekrar çalışmaya dönmek, çalışılan dersin daha
iyi öğrenilmesini sağlayacaktır.
Alıntı yaptığınızda blog sayfası ismi belirtmeyi unutmayın
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder