Yazımın başlığından nasıl bir çağrışım yaptığının
farkındayım. Özellikle süper ligin bu kadar hararetlendiği şu günlerde böyle
bir başlık dikkat çekici olabilir. Anlatacağım konu direk olarak lig ile ilgili
olmasa da güncel hayatın içinde yaşadığım ve yakın zamanda öğrendiğim bir
konuyu paylaşmak şeklinde olacaktır.
Bundan yaklaşık 1,5 yıl önce çok değerli bir kardeşim
kendi kanarya yavrularından birisini bana bakmam için hediye verdi. Oğlumla
beraber kanaryayı kafesinde eve getirdiğimizde heyecanlıydık. Bu arada
küçüklüğümden beri saka, florya, iskete gibi kuşları beslemişliğim vardır. Yani
bu ötücü kuşları severim.
Bu yavru kanaryayı eve getirdiğimizde mutfakta bir yer
ayarladık ve ona kızım birde isim koydu. Yavru kanaryamızın ismi Çayır'dı.
Aradan belli bir zaman geçtikten sonra kanaryamızın
sadece serçeye benzeyen sesler çıkarmasından şüphelenerek. Dişi olabileceği
aklımıza geldi. Biliyorsunuz ki kanaryaların erkekleri güzel öter. Bilen
birisine gösterdik ve erkek olduğunu öğrendikten sonra beklememiz devam etti.
Bütün şartlarını karşıladığımız ve kanaryamız tüy döktüğü
halde yani gerekli büyüklüğe ulaşmasına rağmen ötmesinde herhangi bir değişiklik
olmadı. Aile meclisinin kararı ile yeni bir kanarya ile değiştirmeye karar
verdik.
Kanaryamızı mahallemizde bulunan kanarya yetiştiricisine
bıraktık ve yeni kanaryamızı alıp eve döndük. (yaklaşık 5 ay önce). Buraya
kadar herşey normal...
Şampiyonaya hazırlık....
Şampiyonaya hazırlık....
Asıl olay bundan sonra
oldu. Geçen hafta uğradığım kanarya yetiştiricisi dükkan sahibi, kanaryamızı
yarışmaya hazırladığını söyledi. Nasıl yani dedim. Bizde serçe gibi ses
çıkartan kanarya şimdi yarışmaya mı hazırlanıyor? İnanamadım. Yakından dinledim ve o güzel sesin ondan çıktığını kulaklarımla duydum. Peki; değişen neydi?
Değişen; dokunma ve temas iletisinin artmış olmasıydı. Biz Kanaryayı mutfağın bir köşesine asmıştık ve
arada bir girip çıktığımız için neredeyse hiç temas (gözükmek,ses vermek) etme
şansımız olmuyordu. Yani kanarya hiç birşey görmüyordu.
Oysa yeni yerinde diğer kuşlar ve dükkan sahibinin
sürekli teması kanaryayı kendine getirmişti. Ümit ediyorum ki yakın zamanın Şampiyon
kanaryası bizim serçe gibi öten "Çayır"olacak.
Asıl burası çok
önemli.....
Tüm canlılar ; dokunma ve temas iletisi ile yaşayan ve bu
ihtiyacları ömür boyu süren varlıklardır. Unutmayın ki, canlılar (insan, kedi,
köpek, çiçek v.b) için en büyük sorunlar dokunmanın ve temasın kesildiği
süreçte başlar.
Yapılan bir araştırmada sık sık sarılanların başkalarıyla
daha az gerilim yaşadığı, bağışıklığının daha güçlü ve strese bağlı
hastalıklara yakalanma riskinin daha düşük olduğu görülmüş. Ayrıca bu kişiler
hastalansa bile belirtilerin çok sarılmayanlardan daha az olduğu belirlenmiş...
Az sarılanların ise daha stresli olduğu ve bu kişilerde enfeksiyon kapma riskinin arttığı saptanmıştır.
Az sarılanların ise daha stresli olduğu ve bu kişilerde enfeksiyon kapma riskinin arttığı saptanmıştır.
Çocuklarınız, eşiniz ve çevrenizdekiler hastalanmaya,
arıza çıkartmaya başladıysa bilin ki temas ve dokunma iletisinin azlığındandır.
Bir arada olmamak bir kanaryanın bile ötmesini bozuyorsa,
yalnızlaştırılan çocukları ve insanları düşündüğünüzde çok vahim bir durumun
bizi beklediğini gözlemleyebiliyoruz.
Aile sohbeti, dost muhabbeti, kahve sohbetleri, kadınlar
günü bol olan bir hayatınız olsun.
Aile içi iletişim, Hafıza Teknikleri, Hızlı Okuma, İnovasyon, Siber İletişim, Beyinden beyine satış gibi seminer ve eğitimlerimiz için bilgi alınız. Paylaşımda bulunmaktan mutluluk duyarım. Blog anasayfa iletişim formumuzu doldurunuz!