Yakın bir zamanda ilkokul 1. sınıf öğrencisinin çantasında tabanca bulunması, veya bu tarzda olaylara karışanların sayısının her geçen gün artıyor olması daha kalıcı önlemler alınması veya eğitime yeni kavramların getirilmesi gerekliliğini ortaya koymaktadır. yoksa yakın zamanda karşılaşacağımız olaylar hiç iç açıcı olmayacaktır.
Bir araştırma neticesinde ABD’de 1997-1998 yılları
arasında ergenlik dönemindeki (6–12. sınıflardaki) 973 öğrencinin okula silahla
gittiği sonucuna ulaşılmıştır. (Ormsbee, 2000: 125).
Bu öğrencilerden %45’i 6 ya
da daha fazla defa okula silahla gittiklerini, %51’i öğretmenlerini tehdit
ettiklerini, %63’ü ise arkadaşlarını tehdit ettiklerini ifade etmişlerdir.
Bu sorunun çözüme kavuşması, ancak bireylere duygularını yönetme eğitiminin verilmesiyle mümkün olabilmektedir. Duyguların yönetilebilir olduğu, bilimsel araştırmalar tarafından ortaya konmuştur.
Birey kendi duygularını yönetme kabiliyetini geliştirdikçe duygularının esaretinden kurtulabilmektedir (Goleman, 1998).
Çocuklara kızgınlık, hayal kırıklıkları ve yalnızlık
duygularını ne şekilde yöneteceklerine dair eğitim verilmiş olan ABD’de, bu
çalışmanın ardından okulda öğrenciler arasında ortaya çıkan kavgalar neredeyse
sıfıra inmiştir (Gibbs, 1995).
Değişen ve gelişen dünyayla birlikte bireyler de daha
donanımlı bir biçimde yetişmelidirler. Bunu sağlayacak kurumların başında gelen
aile ve okul; kişinin benlik saygı ve duygusal zekâ düzeylerine etkileyecek
olumlu yaklaşım ve düzenlemeler vasıtasıyla, öğrencilerin gerek eğitim
süreçlerinde akademik başarılarını dolayısıyla mesleki açıdan başarılı
olmalarını, gerekse de çevre ve insan ilişkileri esnasında karşılarına çıkacak
problemleri daha kolay çözmelerini sağlayabilecektir.
Yapılan araştırmalar;
insanların benlik saygıları ve duygusal zekâ düzeylerini etkileyen unsurların
tespit edilmesiyle, hem eğitim kurumlarında hem de ailedeki tutum ve
davranışlar konusunda gereken düzenlemelere ışık tutacak yaklaşımların
belirlenmesini ve yapılacak çalışmalara yön verilmesini amaçlamaktadır
(Karademir vd., 2010: 658).
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder