Bu
aralar çok uzun zaman önce okuduğum bir hikaye sürekli olarak kafamı
kurcalıyor. Ömrü boyunca denizlerde seyahat eden İngiliz şairi Rudyard Kipling,
çok iyi görmesini bilen gözlerle gemideki en küçük civatanın önemini anlattığı şu
meşhur hikayesi...
Vaktiyle koskoca bir gemide küçücük bir cıvata vardı. Bu,
iki büyük çelik levhayı birbirine bağlayan küçük cıvatalardan biriydi. Gemi
Hint Okyanusu'nda yol alırken bu küçük cıvata, birden bire laçka olmaya
başladı, düşme tehlikesiyle karşılaştı. Öteki cıvatalar, ‘Sen düşersen biz de
düşeriz!’ diye seslendiler. Geminin teknesindeki perçinler de, ‘Biz de çok
sıkışığız, biz de laçka olalım’ dediler. Bunu duyan demir kaburgalar ise
‘Ne olur yapmayın’ diye yalvardılar.
‘Siz tutmazsanız biz
mahvoluruz!’
Derken, küçük cıvatanın niyeti yıldırım hızıyla bütün
gemiye yayıldı. Gemi titremeye başladı. Bunun üzerine bütün kaburgalar,
levhalar, cıvatalar, en küçük perçinler el ele verip küçük cıvataya bir elçi
gönderdiler. Küçük cıvata yerinde kalmalıydı. Aksi halde gemi parçalanacak,
içlerinden hiçbiri vatana kavuşamayacaktı.
Küçük cıvata kendine bu
kadar önem verilemesine çok sevindi ve olduğu yerde kalacağını bildirdi.
Okumaya devam edin
lütfen!
Ya kalmasaydı. Ne
olurdu. önce iki levha birbirinden ayrılır. Sonra gemi su almaya başlar.
Yukarıda Kaptan başka bir mücadele içinde uğraşırken gemi batardı.
Bu
hikayede iki şey çok önemlidir.
1. Cıvata yaptığı
görevin büyüklüğünün farkına varacak. Kesinlikle laçkalık yapmayacak.
2. Kaptan bu cıvatanın
farkında olacak ve ona gerekli önemi gösterecek. Değerli olduğu hissini
verecek.
Bu olay yüzlerce yolcu
taşıyan uçak içinde böyledir. Ailenizi taşıyan aracınız içinde...
Büyük bir
felaketin küçük bir ihmale bağlı olması, sorumluluk denen şeyin ahlaki sırrını,
büyük bir makinenin veya koskoca bir teşekkülün küçük bir yerinde ufak bir
ihmal sonunda beklenilmedik şeyler olacağını belirten bir örnektir.
Bu en
küçük civataya kadar dikkate çağırış, yalnız gemilerin, uçakların veya
demiryolu vagonlarının emniyetiyle sorumlu mühendisler için değildir. Hepimiz
içindir. Hayatta her zaman küçük bir civatayı unutmak tehlikesiyle karşı
karşıyayız. Unutkanlığımız yüzünden büyük bir iş bozulabilir, binlerce insan
ölebilir.
Bir mıh, Nal kurtarır; bir nal koca bir atı.
Koca gemi
durmak için küçük çapaya, ilerlemek için de küçük pervaneye muhtaçtır.
Hardal
tanesi kadar büyüklükteki Hipokampüs beyinden koparılsa, insan büyük bir
karanlık, hiçlik içine düşer.
Küçüklük
büyüklük de ne?
Bazen gemi batar da, küçük kayık kurtarır.
Yaptığı
işin önemini bilen ahlaklı insanlar yetiştirilmelidir.
Varın
gerisini siz bu aralar olan olaylara yorumlayın.