14 Ekim 2014 Salı

SOBA VE İLETİŞİM


Soba dendiğinde; kış ayının müjdecisi, etrafında bütün ailenin oturup kestanelerin pişirildiği, hafta sonları ekmeklerin kızartılıp salçaların sürülüp yendiği, soyulan portakal ve mandalina kabuklarının üzerine konulup hoş kokusunun evin içine dağıldığı, kömürü küle dönüştüren, külünde patates közlenen, çamaşırların asılıp kurutulduğu,
yandığında soğuk olan evin bir odasını sıcacık yapan, diğer odalar soğuk olduğundan evdeki herkesi etrafında toplayan, çay demliğinin üzerinde durduğu, tadına doyum olmayan çayın demlendiği günler gelir aklıma…
Kömür arabasının sokağın başında göründüğünde komşu çocuklarının ve gençlerin dışarı çıkışı, yardımlaşmanın ve dayanışmanın güzelliği gözümün önüne gelir. 
Soba sıradan gözüken ama iletişimi, sosyalleşmeyi, paylaşmayı sağlayan mükemmel bir araçtı.
Kömürlükten kömür getirmek, çıkan kömür küllerini çöpe götürmek hareket etmemizi sağlayıp bedenimize sağlık kazandırırdı.
Fakat günümüze bakacak olursak sobanın yerini kalorifer, sohbetlerin yerini ise telefonlar ve bilgisayarlar almış durumda, artık her odada TV kurulmuş odalar yetmezmiş gibi artık mutfaklarımızda bile TV izler duruma gelmişiz.
İletişimin, paylaşmanın, hal hatır sormanın, dayanışmanın azaldığı bitmeye başladığı günlerdeyiz. Kısaca hayatımız monoton ve robotlaşmış durumda, çoluk çocuk aynı evin içinde farklı dünyalardayız. Babanın-evlattan, ananın-kızdan haberi yok…
Bir soba hayatımızda ne çok şey yapıyordu. Özlüyor muyum? diye soruyorum kendime, aklıma “galiba toplum olarak ihtiyacımız var ve özlüyoruz” cevabından başka bir cevap gelmiyor.  

Sobanın bizi bir araya getirmesine ve kaynaştırmasına ne çok ihtiyacımız var.  

Selfie Koçluk kitabımı buradan sipariş edebilirsiniz. TIKLAYIN