15 Temmuz 2014 Salı

BEYİNLE İLGİLİ BUNLARI BİLİYOR MUSUNUZ?


Beyinle ilgili yanlı söylentiler:
Beynin sol tarafı mantıksal, sağ tarafı yaratıcıdır: Beynin işleyişi yanal olduğu için, bu ifadenin bir parça doğruluk payı var. Sol yarımküre, ayrıntılara odaklanma ve sonuçlandırmada iyiyken; sağ yarımküre daha geniş ve bağlamsal bakış açısıyla işliyor. Ancak düşünme sırasında etkinlik paylaşılıyor.
Beynin sadece yüzde 10'unu kullanırız: Bu efsane 1930’lu yıllarda ortaya atıldı. Cerrahi uygulamalar sırasında beynin elektrotlarla incelenmesi sonrasında büyük bir bölümünün "sessiz" olduğu görüldü. Ancak modern beyin taramaları, beynin her alanının etkinliğini kanıtladı.
Tüm insan beyinleri aynı yapıya ve özelliklere sahiptir: Gerçekte beyin, çeşitli alanları benzerlik gösterse de, yüz ya da parmak izi gibi bireysel. Dil merkezi ya da diğer kritik bölgeler, boyut ve konum açısından farklı oluşabiliyor. Örneğin bir hastanın görme korteksi diğerine oranla üç kat büyük olabiliyor. Nörologları da en çok bu durum zorluyor.
Sinir bağlantıları kullanılmadıkça azalma gösterir: Bebeklerin ilk yıllarında ihtiyacı olandan çok daha fazla sinirsel bağlantı üretmeleri bu görüşü doğurdu. Fikir, yoğun uyarımların ek bağlantılara yol açacağı mantığı üzerine kurulmuştu. Varolan bağlantıların azalması, daha etkin beyin yollarının oluşmasında gerekli aşamalardan biri.
Sinir ağını oluşturan yapılar 
Beyinde ve omurilikte nöron denilen sinir hücreleri bulunuyor. Her sinir hücresinin çok sayıda kısa uzantısı var. Her nöronun tek ve uzun bir uzantısı vardır ki, buna da akson deniyor. Akson uçları ile başka nöronların dendritleri veya gövdeleri arasında temas bölgeleri bulunuyor. Sinir sistemindeki bütün etkinlikler, bu arada bellek, nöronlarda doğan elektrik akımıyla ilgili.
Yeni doğmuş bir bebeğin beyni 400 gr. İçgüdüsel davranışları şekillendiren alt beyin oluşuyor. Sinirler ve kıvrımların etkinliği ise sınırlı olarak sürüyor.
Bebeklik döneminin ilk yılında, kortekste bir saniyede milyonlarca sinaptik bağlantı gerçekleşiyor. Beynin ağırlığı iki katına çıkıyor.
Emekleme döneminde beynin ağırlığı 1.100 gramı buluyor. Beyindeki sinaptik bağlantıların sayısı katlanıyor ve sinir yolları inşa ediliyor.
Gençlik çağında beyin 1.300-1.400 gramlık ağırlığına ulaşıyor. Karar verme ve sosyal düşüncenin geliştiği kortikal merkezler son şeklini alıyor.
20 yaşından sonra, beynin devre yapısını tamamladığı kabul ediliyor. Ancak, nörologlar, bu dönemden sonra da gelişmenin yaşandığını onaylıyor.
Bunları biliyor musunuz?
Beynin yaklaşık yüzde 80’i su, yüzde 10’u yağ ve yüzde 8’i proteinden oluşuyor. Geri kalan bölümünü karbonhidrat, tuz ve diğer mineraller kaplıyor.
Kalın sinirler, bir mesajı yaklaşık olarak saatte 400 km. hızla taşıyor. Ancak beynin genelindeki trafik, saatte 20 km'den daha düşük bir hızda seyrediyor.
Beynin kıvrımları yayıldığında elde edilen korteks, standart A4 kağıdı büyüklüğünde gri madde tabakası oluşturuyor.
Beyin, loş bir lambayı aydınlatabilecek kadar enerji yakıyor. Vücut ağırlığının sadece 50'de biri kadar olan beyin, vücudun oksijen ve glikoz ihtiyacının beşte birini tüketiyor.
Beynin dünyada olup biteni algılaması zaman alıyor. Örneğin, 100 metre yarışçılarının silah sesini duyduktan sonra start almaları saniyenin sekizde birinde gerçekleşiyor. Beklenmedik bir şeye verdiği tepki ise, yaklaşık yarım saniyeyi buluyor.
Uyku halinde düşünme eylemi sürüyor. Zihni kurcalayan karmaşık düşünceler bulanık bir biçimde etkinliğini devam ettiriyor. Ancak hafıza kapalı olduğundan bunlar unutuluyor.
20 kişiden biri (genellikle kadınlar) akılda kalıcı zihinsel düşler kurduğunu söylüyor. Bu günlük fantezilerin, gerçeğe çok benzediğini de vurguluyor.
Göz beynin bir parçası. Diğer duyu organlarının sinirleri beyinde buluşsa da, gözün retinası beyin dokusundan oluşuyor.
Vücut oranı esas alındığında, insanlar en büyük beyne sahip. Ancak bir fil beyni insanınkinden 4 kat, dev mavi balinanınki ise 5 kat büyük.
Büyük beklentiler 
Beyinle ilgili en şaşırtıcı gerçek ne? Büyük olasılıkla dış dünyayla çok zor bağlantı kurması. Çok az sayıda sinir uzantısı (tabii ki sayıları birkaç milyonu buluyor) beyne duyumsal mesajları taşıyor. Ve yine az sayıda sinir hücresi (bunlarda birkaç milyonu buluyor) bu motor komutları yerine getiriyor. Dolayısıyla, her birkaç bin beyin hücresinden biri dış dünyayla hiçbir ilişki kurmuyor. Çoğunluğu kendi aralarındaki iletişimle ilgileniyor. Beyin, niyet ve beklentilerle dolu kendi bilinç modelini oluşturma eğilimiyle işliyor. Daha sonra da iç modelini hayata geçirmek için güncellenmiş zayıf bilgi akışına ihtiyaç duyuyor. Bu zayıf duyumsal bilgi akışı, yandaki diyagramda gösterilen "bilinç döngüsü" sistemiyle işleme giriyor.
İnsan beyninin evrimi 
İnsan beyni ne zaman gelişti? Kişisel algı ve sembolik zihnin kanıtları kabul edilen mağara resimleri, dinsel heykelcikler ve boncuktan yapılmış kolyelerin ilk ortaya çıktığı zamanları göz önüne alırsak, yaklaşık 50.000 yıl önce cevabını verebiliriz. Karar verme, karmaşık düşünce sisteminin merkezi kabul edilen prefrontal lob, Homo sapiens'lerde Homo erectus'a oranla daha büyük. Bu değişiklik, konuşma ya da dil merkezlerinin de gelişmesini açıklıyor. Sembolik bir medyum olarak dil, sadece toplumsal iletişimin değil, düşüncenin de aracıydı. Böylece insan, hayvanlardan farklı olarak iç sesini, düşüncelerini yansıtabilen bir canlıya dönüştü.
Peki gelecekte ne olacak? Bazı bilim insanları, doğal ayıklanma baskısının konusunu oluşturmadığından, beynin zihinsel evriminin durduğunu belirtiyorlar. Diğerleri ise, evrim sürecini doğayla değil, teknolojik gelişmeyle açıklıyor. Genetik mühendisliğinin ve gelişmiş bilgisayarların beynin evrimim değiştirebileceğini ileri sürüyorlar.
Beyinde etkin hale gelen 10 alan
Posterior pariyetal korteks (PPK- Arka üst korteks): Görsel işlemlere yol açan hareket-işlem alanı ile vücut haritasını kontrol eden duygu-motor korteksinin ortasında yer alıyor. Uzanıp masadan bir şey almak istediğimizde, PPK devreye girerek bize yardımcı oluyor ve otomatik olarak istediğimize ulaşıyoruz.
Broca alanı: Konuşma sırasında cümlelerin gramer yapılarından sorumlu bölge. Wernicke alanıyla Broca alanı arasında etkileşim var. Wernicke alanında kelimelerin akustik algılamsı gerçekleşirken, Broca alanı sesleri eklemleyerek konuşma işlevini yerine getiriyor.
Anterior singulat korteks: Bir harekete girişmeye hazır olunduğunda, planlama ve duygu durum arasında bağlantı kurarak aktifleşen odaklanma alanı. Çözüm ve düşünme gerektiren zor bir durumla karşılaşıldığında etkin hale geliyor. Bölge hasara uğradığında hareket becerisinin tümüyle yok olması anlamına gelen akinetik mutizm baş gösteriyor.
Amigdal: Beynin her iki yarım küresinin ortasında yer alan bezelye tanesi büyüklüğünde organ. Korku ve öfke gibi duyguların merkezi. Elektrot uyarımlarıyla dayanılmaz terör duygusu yaratabiliyor. Beslenme ve cinsellik gibi güdüsel eylemleri de düzenliyor. Endişe, iç sıkıntısı ve nevroz gibi hastalıklarda, bu yapıda aşırı hareketlilik görülüyor.
Hippokampus: Duygulara ilişkin tüm yollar hippokampusta toplanıyor ve buradaki sinir hücreleri beynin genelinde sürdürülen tüm etkinliklerin “şipşak” fotoğrafını çekiyor. Bu bölgede meydana gelebilecek bir hasar kişinin hafızasını kaybetmesine, dahası bir kaç saniye öncesinde yaşadıklarını bile unutmasına yol açıyor.
Beyincik: Küçük beyin olarak bilinen bu kıvrımlı lob, beyin sapının arka kısmında yer alıyor. Beynin onda birlik bölümü ve sinir hücrelerinin yarısından fazlasından sorumlu.Bu bölümdeki sinir hücrelerinin sinaptik bağlantıları ortalamadan 20 kat daha fazla. Beyinde formüle edilen hareketlerin düzenlenmesi ve zamanlamasını gerçekleştiriyor.
Görsel korteks: Bu, görmenin temel olarak şekillendiği alan. Gözlerden gelen bilgi burada tescil ediliyor. Ancak renkleri ayırt etme, şekil tanımlama, görme işleminin tamamlanması için 20 farklı nokta ve özel alan etkileşime giriyor. Tek tek görsel alanların büyüklüğü bir medeni para kadar. Ancak birleştirildiğinde kredi kartı büyüklüğünde bir alan elde ediliyor.
İğsi kıvrım (girus fusiformis): Bu korteks, yüz tanımlama alanı olarak değerlendiriliyor. Herhangi bir hasar, arkadaşların, ünlü kişilerin hatta kendi yüzünün bile tanımlanamaması sonucunu doğuruyor.
Ventromedial korteks (İç yan boşluk korteksi): Karmaşık, duygu yoğun kararların verilmesini sağlayan alan. Bu bölgesi hasar görmüş kişiler, kart oyunlarında olasılıkları hesaplayamıyor ve otomobil çarpışması gibi korkunç görüntülerden etkilenmiyor. Genel bilgi ve zeka düzeyi normal olmasına karşın, iyi ile kötü arasında tercih yapmakta zorlanıyor.
Devrim yaratan tarama teknolojileri
Bilgisayarlı tomografi (Computed Tomograpy –CT): Bilgisayarlı tomografi, geleneksel röntgen cihazının gelişmiş hali. Her açıdan beynin röntgeni çekiliyor ve bilgisayarla oluşturulmuş görüntüye dönüştürülüyor. CT taraması, beynin bütünsel anatomisini gösteriyor. Beyin dokularını ya da etkinliklerini kaydetmiyor.
PET taraması: Positron emisyon Tomografisi’nde kan dolaşımına radyoaktif bir madde şırınga ediliyor. Bu işaretleyici maddenin beyin hücreleri tarafından emilmesiyle, zihinsel etkinlikler sırasında beynin hangi bölgelerinin harekete geçtiği saptanıyor. Maliyetli ve zararlı bir uygulama.
f-MRI taraması: Fonksiyonel manyetik rezonans Görüntülemesi’nde beyindeki atomları sıraya dizmek için güçlü mıknatıslar kullanılıyor. Daha sonra radyo atımlarıyla hidrojen ve oksijen gibi elementlerin miktarı ölçülüyor. Saniyede pek çok taramayla zihinsel faaliyet haritalanıyor.
MEG taraması: Magnetoensefalografi’de (MEG) çok yoğun, soğutulmuş sıvı helyumlu algılayıcılar kullanılarak, aktif sinir ağlarının ürettiği manyetik alanlar saptanıyor. Bu yol, sinirlerin ne zaman harekete geçip ne zaman durduğunu tespit etmeye yarıyor.
Focus Dergisi’nden alınmıştır.
Focus Dergisi’nden alınmıştır.

 İlginizi çekebilecek diğer yazılarım