20 Nisan 2014 Pazar

ÇOCUKLARINIZIN HAYALLERİNİ GERİ VERİN


Hayatımızın büyük bölümünü sınavlarla geçiriyoruz. Başarı düzeyimizde bu sınavlardan aldığımız notlara göre ölçülüyor. Hatta çocuklarını IQ (zeka testi) testlerine tabi tutanlarda bir hayli fazlalaşmaya başladı. Artık bir akrabanıza yada tanıdığınıza gittiğinizde sohbet bir ara çocuklara dönüyor ve hemen şu cümleler dökülmeye başlıyor ağızlardan, bizim çocuğun IQ’su şu kadar, tabi bu yüksek IQ düzeyi ailede bir sevinç kaynağı oluşturmuş ve bunu her gelene büyük bir gururla söylüyorlar. Çocuğun Sınavlarını sorduğunuzda onunda çok yüksek olduğunu öğreniyorsunuz. Hatta deneme sınavlarında derece bile yapıyor. Tabi ki Bu soruyu sormakla o ailenin gururlanmasını bir kat daha arttırmış oluyorsunuz. Her şey o aile için çok güzel ve sizin çocuklarınızla ilgili söyleyebileceğiniz fazla bir şeyiniz yok, bir an iç geçiriyorsunuz bizim çocukta böyle olsa diye. Ben böyle bir durum karşısında kaldığım bir anımı paylaşayım sizlerle. Böyle başarı öyküleri ile dolu çocuktan annesi bir bardak su istedi.

Cevap: sen kendin al,
annenin yüzünde hafif bir kızarma.
Sonra…
Misafirlerimize hoş geldin dedin mi kızım? Sorusu.
Cevap: benim çok dersim var.
 Yüz kızarması hafif hafif artmaya başladı. Bana da aslında güzel bir fırsat doğdu. Keşke çocuklarımızın IQ zeka seviyeleri yerine EQ (duygusal zeka) düzeyleri yüksek olsa dedim. İçimde bir rahatlama oldu. Çocuğumla artık ben gurur duyuyordum. Tabi böyle bir durumu yakaladığınızda “Hafıza Teknikleri Eğitimi” veren ve “Beyin Yapısı” ile ilgilenen birisi olarak o başarılı çocuğu ufak bir sınava tabii tutma gereği duyuyorsunuz. Kızı yanıma çağırdım ve ona bir test sorusu gösterdim.  Soru vücudumuzla ilgiliydi. Kız cevabı kısa bir süre içerisinde şıklarıniçinde buldu. Aynı soruyu kıza şu şekilde sordum. Vücudumuzda kasların çalışma şeklini anlatır mısın?  Bu basit soru bile kızda bir şok etkisi yarattı. Önünde soru ve şıkları göremeyince ne anlatması gerektiğini bir türlü toparlayamıyordu. Çünkü onun için şıklar önemliydi. Önce madde madde söylemeye çalıştı. Sonra anlatamadığını fark edince vazgeçti. Yardım et der gibi annesine baktı. Annesi; şöyle kızım, böyle kızım diyerek aradan bir iki cümle katkı yapmaya çalışsa da bir türlü olmuyordu. Tabi ki amacım onları zor durumda bırakmak değildi. Ancak onlara bir şeyleri fark ettirmek ancak bu şekilde olacaktı. Neyse Ortam tam benim istediğim hale gelmişti. Çocukların IQ seviyeleri yüksek olacağına EQ ve yaratıcı düşünme zekaları yüksek olsa dedim. O gün Odada bulunan herkes bir şeyin farkına vardı. Çocuklarımız test usulünde sınava tabii tutulduğundan yorumlama hayal kurma güçleri ve becerileri ellerinden alınıyordu. Önünde şıkları görmeyen çocuklar sorulan sorulara hiçbir cevap veremiyordu. Bugün başarılı bir çok çocuğa şıklar olmadan bir soru sorun eminim bocalayacak ve kekelemeye başlayacaktır. Çocuğunuzu tek düzelikten, hayallerini öldürmekten, beynin tek tarafını kullanma alışkanlığından kurtarın. Yeni eğitimlerle çocuklarınızın hayallerini geri verin.   (çetin deniz yayınlanmış yazısı)

Hiç yorum yok: