26 Mayıs 2015 Salı

"BENİ YIKA" ZİMBARDO


           
             
             Yaklaşık olarak 2,5 - 3 haftadır binmediğim arabam evin kapısının önünde duruyordu. Tabi aracı kullanmadığınızda yoldan geçen diğer arabaların kaldırdığı bütün toz toprak aracın üzerine yerleşiyor. Belirli bir süre sonra aracınızın camı dahil gözükmüyor.
Aracın tozlanması tamamen onun hareketsizliğinden kaynaklanıyor. Oysa bindiğiniz ve sürekli hareket halinde olan arabanın üzerinde bu kadar toz birikmesinin imkanı bile yok.

            Neyse benim anlatacağım konu aracın tozlanmasından hemen sonra olan olaylar zinciri ile alakalı olacak.
Önce aracın arka camının üzerine küçük harflerle "beni yıka" yazılmıştı. tek bir yazıydı ve önemsizdi. Akşam eve geldiğimde aynı yazıdan farklı farklı yazı karakterleri ile yazılmış bir sürü "beni yıka" yazısı gördüm. Hatta yazanlar arasında oğlum bile vardı. Peki oğlum nasıl bu işe ortak olmuştu. Acaba başkasının arabasının üzerine de böyle bir yazı yazarmıydı? masum gibi gözüken olay aslında büyük bir toplu hareketti. bu gibi düşüncelerle uğraşırken, ABD'li  bir araştırmacı olan Philip Zimbardo ile tanıştım.

            Bu adam "Kırık cam Teorisi"ni ortaya atan ve böyle bir deneyi gerçekleştiren adamdı.

            Anlatıldığı kadarıyla: "Kırık Cam Teorisi" ABD'li suç psikoloğu Philip Zimbardo'nun 1969'da yaptığı bir deneyden ilham alınarak geliştirilmiş. Zimbardo, suç oranının yüksek olduğu, yoksul Bronx ve daha yüksek yaşam standardına sahip Palo Alto bölgelerine birer 1959 model otomobil bıraktı.

             Araçların plakası yoktu, kaputları aralıktı. Ve olup bitenleri izledi. Bronx'taki otomobil üç gün içinde baştan aşağıya yağmalandı. Diğerine ise bir hafta boyunca kimse dokunmadı.

            Ardından Zimbardo ve iki öğrencisi 'sağ kalan' otomobilin yanına gidip çekiçle kelebek camını kırdı. Daha ilk darbe indirilmişti ki çevredeki insanlar (zengin beyazlar) da olaya dahil oldu. Birkaç dakika sonra o otomobil de kullanılmaz hale gelmişti. "Demek ki" diyordu Zimbardo, "ilk camın kırılmasına ya da çevreyi kirleten ilk duvar yazısına izin vermemek gerek. Aksi halde kötü gidişatı engelleyemeyiz."

           
Masum gibi gözüken "beni yıka" yazısının aslında ne kadar önemli olduğunu anlayabildiniz mi? Eğer bir başlangıca müsaade ederseniz. İyi kötü, zengin fakir herkes bu olaya karışır. Siz bunu yola bırakılan bir çöp torbasından sonrasını da gözlemleyerek yaşayabilirsiniz. Bırakılan bir çöp torbası hemen kaldırılmazsa o alanın büyük bir çöp dağına çevrildiğini gözlemlersiniz.

            Bu yazımdan bir kaç şey çıkartabiliriz.

1. Hayatınızı sabit şeyler yaparak yada hiç bir şey yapmayarak geçirmeyin. Unutmayın ki durgun su kokar. Duran araba tozlanır. Tozlanan arabaya "Beni yıka" yazarlar. Tozlanmayın ki üstünüze beni yıka yazmasınlar. Yada ilk yazılan yazıyı silin ki diğer insanlar sizin üstünüze beni yıka yazmanın normal bir şey olduğunu düşünmesinler.

2. Küçük şeylerin masumluğuna inandırmayın kendinizi.  Kırık camın oradaki varlığı, diğer camların da kırılabileceğine dair bir haklılık üretir içimizde. Çöpün bizden önce oraya atılmış olması, oraya çöp atmanın bir alışkanlık olduğunu söyler bize. Çok geçmeden biz de o alışkanlığa alışır, alışık olunanı yapmakta haklı görürüz kendimizi. Cam ilk kırıldığında hafife alırsak, ağırlaşır cam kırıkları. Çöp ilk atıldığında umursamazsak, umursamazlığımız bir çöp dağını besler.

3. Çocukların başladığı herşey masum bir "beni yıka" gibidir. Yaptığını herkes yapıyor diye yaparlar. Kötüyü düşünmezler..

saygılarımla... 


Hiç yorum yok: