9 Ekim 2014 Perşembe

DOKUNMANIN GÜCÜ...


Deri vücudun dışını tamamen kaplayan en büyük duyu organımız. Ayrıca, olmadığında yaşayamayacağımız tek duyu organımızdır. 
Hayalle gerçeği  ayırmakta son kanıt olarak, ona güveniriz.
Derinin görevi vücut ısısını ayarlamak, solunuma ve boşaltıma yardımcı olmak, vücudu dış etkilerden korumaktır. 
Derinin üzerinde dokunmayı, basıncı, ağrıyı, sıcağı vb. duyuları algılayan almaçları vardır. Londra Üniversitesi Nöroloji Bölümü’nden bilim insanları, karmaşık bir fiziksel duygu olan ağrıyı azaltmak için ‘kendine dokunma’yı kullandı.
“Yaralandığınızda veya bir elinizi kestiğinizde ilk yapacağınız şey nedir?” sorusunu yönelten Dr. Marjolein Kammers, “Yaralandığınızda veya herhangi bir sebepten dolayı ağrınız olduğunda elinizi ağrıyan yerin üzerine koyun, ağrınız hafifleyecektir” diyor.
Dr. Kammers’a göre, insanların ağrıyan yerlerine ellerini götürmesi otomatik olarak düşünce gücünü harekete geçiriyor ve kişinin, o noktaya yoğunlaşmasını sağlıyor. Çalışmayı yapan uzmanlar, araştırmaya katılan hastalardan ellerini ağrıyan yerlerinden çekmeleri istendiğinde ve bir başkasının elinin o bölgede tutulması halinde ağrıda artış olduğunu belirtiyor.
Nörolog Dr. Marjolein Kammers ve ekibinin yaptığı ısı çalışmasının sonuçları da bir hayli ilginç. Çalışmada, sadece bir tanesinin yakıcı özelliği bulunan 3 ayrı sıcaklıktaki noktaya elin 3 parmağı değdiriliyor. Diğer iki nokta soğuk olduğu halde kişi, 3 parmağı da yanmış gibi tepki gösteriyor. Hatta hiç yanmamış parmakları, yanmış parmakla birlikte su bile toplayabiliyor.
13'üncü yüzyılda, Alman İmparatoru II.Frederick hiç sözcük duymayan bebeklerin nasıl konuşacaklarını merak eder. Bu deney için, barbarca ailelerden bir çok bebek toplatır, onları asla dokunulmaması ve konuşulmaması emriyle beslemesi için  bakıcılara verir. Kısa bir süre sonra bebeklerin hepsi konuşamadan ölür.
Deney berbat bir şekilde sonuçlansa da, dokunmanın ne kadar hayati bir öneme sahip olduğu ortaya çıkmıştır.
Dokunduğumuz şeylere, daha fazla bağlanırız, bu nedenle bir mağazadan alışveriş yaparken, iyi satışçılar, ürüne mutlaka dokunmamızı sağlarlar.

Araştırmacılar; erkeklerin ilk kez, yolda gördükleri kadınlara dokunarak  mı, yoksa dokunmayarak mı daha kolay telefon numaralarını alabileceklerini incelemişler. 240 genç kadından, 3 erkek daha sonra  bir şeyler içmek için, telefon numaralarını istemişler, kadınların yarısına 1sn’liğine dokunmuşlar, diğer yarısısa hiç dokunmamışlardır. Dokunulmayan kadınların telefon verme oranı %10, dokunulanların %20 olmuştur. 1sn’lik dokunuş populariteyi ikiye katlamıştır.

Yapılan araştırmalarda, müşteriye dokunan garsonların, teklif ettiği yiyecekleri müşterilerin kabul etme  oranı %40’dan, %60’a çıkmıştır, bahşiş miktarları %20 artmıştır. Yüzlerce deneyde de küçük bir dokunuş isteğin kabulunu kolaylaştırmıştır.(Ben dokunulmaktan hiç hoşlanmam, diyenlerin sayısı bu araştırmalarda devede kulak kalmıştır.) Bir birine en çok dokunan takımların en çok işbirliği yapan ve en çok kazanan takımlar olduğu ortaya çıkmıştır.

Yeni tanıdığınız birini etkilemek mi istiyorsunuz parmak uçlarınızla karşınızdakinin sırtına, koluna dokunarak ona yol gösterin, küçücük bir dokunuş bile olağanüstü etki yaratabilir.

Severek okuyacağınız diğer yazılar

KİŞİSEL GELİŞİMDEN BAHSEDENLERE SORUN... PEKİ SEN YAPIYOR MUSUN?