20 Nisan 2014 Pazar

NEDEN UNUTUYORUZ ?


Neden unutuyoruz? Sorusunun cevabını bulmak için ben size iki soru sormak istiyorum. Birinci sorunuz; 

 1-) 29 EKİM 2010 tarihinde ne yediğinizi hatırlıyor musunuz?Hemen kendinizi bir sınavda zannedip de heyecanlanmayın lütfen. Ayrıca bu soruya doğru bir cevap vermenizi de beklemiyorum.Burada şuna dikkatinizi çekmek istiyorum: Çok yakın bir tarih olduğu halde sorunun cevabını hatırlayamadığınızdır. Hatta bazılarınızın şunu dediğini duyar gibi oluyorum; ben değil iki ay evvelini dün ne yediğimi bile unutuyorum.İkinci sorunuz çok daha eskilerde olan bir olay ve bilgiyle ilgili:2-) Yaşamınızda başınızdan geçen acı bir an, tehlikeli bir olay yada sizi çok mutlu eden bir olay var mı? Bu olayın anını ve tarihini hatırlıyor musunuz?Bu sorunun cevabı olarak anlatacak çok şeyiniz olmalı. Detayları, tarihi her şeyi hatırlıyor olmalısınız.Peki nedir bu iki sorunun cevabında yatan sır. Birinci soru çok daha yakın bir tarihte geçtiği halde hemen unuttunuz. İkinci soruyu ilgilendiren tarih beş yıl yada on yıl öncesi bile olsa hiç zorlanmadan hemen hatırladınız.Sorunun cevabı beynimizin yazıcısıyla ilgili. Birinci olayda yazıcı tamamen kapalıydı. İkinci olayda ise beynin yazıcısı çalışıyordu ve olayları tamamen kaydetti.Peki nedir beynin yazıcısını çalıştıran veya kapatan faktör? Beynin yazıcısını kendi isteğimizle çalıştırıp veya kapatabilir miyiz? İstediğimiz bilgileri beyne kaydetmesini sağlayabilir miyiz?Bu soruların cevabı EVET. Beyni bir yumurtaya benzetirsek, beynin iç içe üç farklı bilgisayardan oluştuğunu söyleyebiliriz. Bu bölümler sırasıyla:İlkel Beyin
 ORTA BEYİN: Yumurtanın akını temsil eder. Hafızanın gücü için önemli bir bölümdür. Çünkü tüm duyguların merkezidir. Hippocampus adı verilmiştir. Beynin yazıcısının çalıştırılmasına karar veren kısımdır. Ve Korteks’tir.            Anahtarınızı hep kaybediyor, saatlerce arayıp belli zaman kaybından sonra buluyorsanız ve bir gün bulamayıp çilingirci çağırmışsanız;. hem ev halkından azar işitmişsinizdir hem de maddi bir kayba uğramışsınızdır. İşte duygular o zaman harekete geçtiği için de, bundan sonraki her gün bu son olay aklınıza geleceği için anahtarınızı kontrol etmeden evden dışarıya çıkmazsınız. Tabi ki bir bedel ödemeden anahtarımıza sahip çıkmak en doğrusu ama yaşamımız böyle örneklerle doludur.Bazen de unutkanlık sağlığımızın bozulmasından da kaynaklanabiliyor. Kansızlık, depresyonda kullanılan ilaçlar, yoğun stresle gelen odaklanma sorunları, bazı vitaminlerin eksiklikleri... Özellikle sinir sistemimiz için B vitamini çok önemli. Soluduğumuz havanın temizliği, yaşadığımız ortamın bile çok büyük etkisi var. Hafızamızı geliştiren ve güçlendiren diğer çok önemli faktör ise KİTAP OKUMAK! Gerçekten her okuduğumuz cümle beynimizi geliştiriyor. O nedenle çok okumalı ve okutmalıyız. Atalarımız ne demiş “işleyen demir ışıldar”.Kimliklerimizi geliştirmek de beynimizi çalıştırıyor: Bizler “anne”, “ev kadını”, “doktor”, “öğretmen”, “işçi” vb. kimliklerde olabiliriz. Önemli olan hem bu kimliklerimizi bilgiyle geliştirmek, hem de yeni kimlikler kazanmak. Bunu nasıl yapacağız? Kurslara gidebilir, yeni bir dil öğrenebiliriz, yeni bir meslek edinebiliriz, spor yapabiliriz, vb... Bir gün boyunca ne kadar çok şeyle ilgilenirsek beynimizi ve dolayısıyla ruhsal sağlığımızı da korumuş oluruz. Stres  boş kaldığımızda oluşan, devamlı aynı durumları düşünmekten meydana gelen bir durum.  O yüzden hayatımızı bilgiyle doldurmalı, kendimizi geliştirmeliyiz. Dedikodu gibi boş beyinlerin sevdiği tuzaklardan uzak durmalı, başkalarına da fırsat vermemeliyiz.
Bu arada ben 29 Ekim 2010 da ne yediğimi biliyorum. Çünkü evlilik yıldönümümüzdü. Ve duygular işin içindeydi.

(çetin deniz yayınlanmış yazısı)

Hiç yorum yok: