20 Nisan 2014 Pazar

ABDESTSİZ İNCİL OKUMAK.


Yeşilköy Havaalanına yakın bir yerde E5 üzerinde bulunan Airport AVM'nin arka bahçesinde cumartesi günleri kurulan çok güzel bir pazar var. bu pazarda eski kullanılmayan malzemeler satılıyor.(elktr. eşya, tablo,küçük kutular,tesbihler, duvar süsleri, yüzük,küpe,gözlük,taş plak... aklınıza ne geliyorsa)... Hatta AVM içinde açık arttırmada yapılıyor. Bu cumartesi bu güzel pazarı gezme imkanı buldum. Sizinde fırsat bulduğunuzda gezmenizi tavsiye ederim. 
Tezgahların arasında dolaşırken dikkatimi çeken bir olayıda sizinle paylaşayım istedim. o tezgahların birisinde, tezgahın hemen ön kısmında küçük cep kitap şeklinde bir İncil vardı. Bir bayan bu incili alarak uzun uzun inceledi ve sonra onu tezgahtaki yerine koydu. tezgahın biraz ilerisinde duran cilt kısmı yıpranmış başka bir kitabı eline aldı. kapağını açtı ve hızla geri yerine bıraktı. bu bayan kapalı bir bayandı ve o tezgahtan uzaklaşınca neden böyle yaptığını merak ederek tezgahtaki kitaba bakma gereği duydum. kitabı elime aldım kapağını kaldırdım ve hızla geri yerine bıraktım. sonra duraksadım ve o bayanla benim neden böyle birşey yaptığımızı düşündüm. sebep çok açıktı. "Kuran-ı Kerime Abdestsiz dokunulmaz". açıkça söylemek gerekirse kendimi çok kötü hissettim. eve geldiğimde bu şüphelerimi gidermek için bir çok internet sitesinde araştırma yaptım. özellikle diyanet gibi sağlam kaynaklarıda inceledim. gördümki yıllardır bize yasaklanan şey aslında yasak değil. Buna sadece dokunmak değil okumakta dahildi.(çetin deniz)  işte sizlerde diyanetin sitesinden açıklamalı olarak inceleyebilirsiniz. Paylaşma gereği duydum. saygılarımla..

Kur’an’a Abdestsiz Dokunulur mu?

Kur’an’a abdestli dokunulması gerektiği inancı, sağlam bir temele dayanmaz. Dayanakları sağlam olmadığı gibi, vahyin hedeflediği amaca da hizmet etmez.
Diğer taraftan abdest hakkındaki vahyi bilgi, 5Maide: 6. ayetiyle bildirilmiştir. Kur’an’a abdestli dokunmanın gereğine delil getirilen Vakıa suresindeki, “Ona temizlenilenlerden başkası dokunamaz” ayeti Maide sûresinden çok çok sonraları inmiş bir ayettir. Abdesti konu alan Maide sûresinin 6. ayeti, Medine Dönemi’nin sonlarında indiği kabul görür. Oysa Vâkıa sûresi peygamberliğin 3. yılında indirilmiştir. İki sûre arasında 20 yıl gibi bir süre vardır. Vakıa suresi indiği zaman Müslümanlarda abdeste dair vahyi bir bilgi henüz mevcut değildi.
Kur’an okumanın önüne, Allah’ın açık bir bildirimi olmadığı halde yapay duvarlar örmek vahyin amacına hizmet etmemektedir. Kur’an’a gösterilecek en büyük saygı onu doğru anlamak ve daha fazla insanın anlamasına yardımcı olmak, onu hayat içinde etkin kılmak ve bu yolları kolaylaştırmak olmalıdır. Ona giden yollarda setler oluşturmak eğer bu gerçekten ilahi bir buyruk değilse ciddi ve vahim sonuçlara yol açacağı bilinmelidir. Bu setler, Allah ile insanlar arasına engebeler oluşturacak ve bu boşluğu istismarcı birtakım aracılar dolduracaktır.
Kur’an’da bildirilen saygı göstermek (ta’zîm), abdest ile ilişkilendirilebilseydi, hangi konular bu kapsama giriyorsa tespit edilir, abdestin saygı gibi bir amacı da güttüğüne işaret edilseydi  bu durumda abdest ile de bir ilgi kurulabilirdi.
Mushafa abdestli dokunma konusunda ısrarcı olanlar, Kur’an’a gerçek saygı olan Kur’an’ı dikkatle okuyup anlama ve buna uygun davranma konusunda bu kadar hassas mıdırlar acaba?
“Kur’an’a dokunurken abdestli olmak gerekir” anlayışının Kur’an’dan getirilen sözde dayanakları, 56Vakıa suresi, 75-80. ayetlerdir. Oysa bu ayetlerde Kur’an – abdest ilişkisinden bahsedilmemektedir. Bu ayetlerde Kur’an’ın Hz. Peygamber’e başkası tarafından değil Allah tarafından indirildiğinden söz edilmiştir. Tefsirlerde de bu vurgu göze çarpmaktadır. Mekkeli müşriklerin (çoktanrıcıların/putperestlerin) iddiasına göre Kur’an’ı Allah indirmemiştir (8Enfal: 32), onu Hz. Muhammed’in kendisi uydurmuştur (11Hud: 13) veya ona bu kitabı şeytanlar indirmektedirler (26Şuara: 221). Güya Hz. Muhammed de onu Allah’ın indirdiğini sanmaktadır. İşte Allah, Vakıa suresinin bu ayetlerinde müşriklerin bu iddialarına cevap olarak, Kur’an’ı her türlü kötülük ve günahtan arındırılmış olan meleklerin (Vahiy meleği) indirdiğini, şeytanların vahyin kaynağına dokunamayacağı gerçeğini dile getirmiştir.
Kur’an, ilahi ve kerim bir kitaptır. O yüzden, ‘Kur’an-ı Kerim’ ifadesi kullanılmaktadır. (1) Kerim, ilahi değerlerle donatılmış demektir. İlahi değerler ise evrensel ahlaki erdemleri ve hakları ifade etmektedir. Çünkü Kur’an, özü itibariyle evrensel ahlaki değerleri ve hakları içermektedir.
İşte bu yüzden, Kur’an, Müslümanın başucu kitabıdır. O, her an her yerde elinin altında olmalı, ondan yararlanmalıdır; cebinde, çantasında, ulaşabileceği en yakın yerde… O kitap, Müslümana, hayat yolunda daha bilinçli ve daha sorumlu davranması için adeta yoldaki işaretleri gösteren trafik levhaları gibidir. Çok çeşitli amaçlarla onunla içiçe oluruz. Sosyal sorunlarımızın, psikolojik sıkıntılarımızın cevaplarını onda bulabiliriz.
Kur’an’a dokunmadan Kur’an’la yakınlaşmak, onu anlamak, onunla bilinçlenmek ve onun hayatımıza projeksiyon tutması mümkün değildir. Kur’an’a dokunmak için birtakım uygulamaların gerekli olup olmadığı tarih boyunca tartışılmıştır, bugün de tartışılmaktadır. Kur’an öğretimine giriş yapan herkesin önünde bu konu önemli bir sorun olarak durmaktadır.
Namaz için abdest almanın gereği Kur’an’da açıkça bildirilmiştir. (2) Kur’an’a dokunmak ve namaz dışında diğer dini uygulamalar için abdestin gerekip gerekmediği sonucuna dolaylı ve zorlama yorumlarla ulaşılmıştır.
Hadislerde abdestin gerektiğine veya gerekmediğine dair farklı iki rivayet söz konusudur. Gerektiğine dair hadislerde; ellerin kirli olmaması, temiz (tahir) olması(3) yönündeki anlam daha belirgin iken, gerekmediğine dair hadislerde ise, “Ben yalnızca namaz kılacağım zaman abdest almakla (vudu’) emrolundum”(4) mesajı verilmektedir.
Namaz dışında kişi abdestli dolaşmak istiyorsa, kendisine bir külfet olarak görmüyorsa elbette bu duruma kimse karışamaz. Ancak iş ve okul hayatındaki yoğun mesaide, sabah-akşam 1-2 saati yollarda geçen kentsel yaşamda, herkesten bunu beklemek ve hakkında açık bir hüküm bulunmadığı halde Kur’an’a abdestli dokunmayı dini bir buyruk gibi görmek ve konuyu sağlam delillerle temellendirmek mümkün değildir.
Hz. Peygamber dönemindeki yazım malzemeleri ve sınırlı sayıdaki Kur’an nüshaları dikkate alınırsa, yüzü gözü toz toprak ve kir pas içinde, çamurlu, hamurlu, yağlı ve kirli ellerle Kur’an’a dokunmak yerine ona temiz dokunmanın önerilmesinin yerinde olduğunu görürüz. Hem bu halde dokunmamak, bir tür saygının da gereğidir.
Kur’an’a gösterilecek gerçek saygı (değer), onu raftan ve duvardan çalışma masamıza indirmek, onu incelemek, ona kulak vermek, asıl indiriliş amacına uygun bir yol izlemektir. Evet, Kur’an’ın daimi yeri çalışma masamızdır. O her an elimizin altında, baş ucumuzda olmalıdır.

Dipnotlar:
(1)  56Vakıa: 77
(2) 5Maide sûresi: 6
(3) Temiz (tahir) olmak: Kütübü Sitte dışındaki hadislerde… Hâkim, Müstedrek, 3 485; Dârekutnî, Sünen, 1/122; Beyhakî, Sünenü’l-kübra, 1/87; Dârekutnî, Sünen, 1/121; Taberânî, Mu’cemu’l-Kebîr, 1/276
(4) Abdest almak (vudu’)- Kütübü Sitte: Hadis No: 3771, 3772, 3773, 3890.  Buhârî, Hayz 7; Ebû Dâvud, Tahâret: 91, (229); Tirmizî, Tahâret: 111, (146); Nesâî, Tahâret: 171, (1, 144); Hâkim, Müstedrek, 3 485; Dârekutnî, Sünen, 1/122; Beyhakî, Sünenü’l-kübra, 1/87; Dârekutnî, Sünen, 1/121; Taberânî, Mu’cemu’l-Kebîr, 1/276).


NOT: Vakıa sûresindeki ilgili ayetleri incelemek için bkz.

Hiç yorum yok: